Sevmedim seni 2015 'in Şubatı

Sevgililer gününün aşk, kalp, çiçek temalı görsellerinden mütevellit sevilesi gibi duran Şubat ayını oldum olası sevmez idim. Lakin bu sene Şubat ayı için bitse de kurtulsak artık diye gün sayıyorum.

Ülkem de vahşice katledilen ÖzgeCan Aslan'ın haberiyle günlerce kendime gelememiştim. Sonra ailesini düşünüp düşünüp daha da kederlendim, üzüldüm. Hala içim sızlıyor. Keşke Özge için Allah'tan rahmet, ailesi için de sabır dilemekten başka bir şey yapılabilse ama yok. Umarım katilleri en ağır şekilde Türk hukuku ile cezalandırılır. Böylesi hassas bir konu için ceza evindeki suçlulardan medet ummak istemiyorum.

Bu vahşi cinayet sonrasında arka arkaya haber yapılan canavarca işlenmiş diğer cinayet haberlerinin pompalanması da ruh halimi etkiledi. Haber sayfalarına bakmak bir nevi panik atak tetikleyicisi olmaya başladı. Haberlerden biraz uzaklaşmaya çalışıyorum ama mümkün değil.

Bu arada yaz tatilim bitti, okul açıldı. Yüksek lisansın 3 dönemine başladım. İlk gün ders programımda oluşan aksaklık biraz can sıkıcı olsa da ilk haftayı tamamladım sayılır.

Başka ne oldu bu ay? Yan komşularımızın tavanına sızan su sebebiyle Strata binada tadilat yapacakmış. Bizim evde hiç bir akıntı, sızıntı yok aslında. Ev sahibimiz de evin tavanına kendi gözleriyle bakmak için gelmek istedi. Buyursun gelsin 5 dk tavana bakıp çıkacak nasıl olsa diye kabul ettik. Avustralya ev kiralama koşullarında ev sahibini tanıman imkansız gibi bir durum.  İlk önce şaşırdık ama belki de birazcık pimpirikli biridir, gelsin baksın sonuçta ne olacak diye kabul ettik.

Bu sabah 10:30'da geldiler. Ev sahibimiz, eşi, benim yaşlarımda olan kızı ve bir Strata görevlisi ile birlikte. Ben zannediyorum 5 dk sürecek. Bitmedi! Bitmeyen 5 dk oldu bana 40 dk belki daha fazla. Çünkü amaç tavanlara bakmak değilmiş.

Kızları elinde mezura ile mutfak dolaplarını, buzdolabının boyunu-enini, microdalga fırın için olan boşluğu, balkon kapılarını, çalışma masasını ölçtü. Ev sahibimizin eşi gitti banyoya bakmaya, oradan çıktı balkona, oradan geldi mutfağa, çamaşır odasına derken kan ter içinde kaldı kadın. Kızı da bizim kullandığımız yatağın boyunu sordu. O sırada duvarı ölçtü, not almak için yatağın üzerine oturdu. Ben bu arada şok içinde olanları izlemeye çalışıyordum ama takip etmekte zorlandım evin içinde bulunan 4 kişiyi.

Bir ara bana banyodaki su basıncı nasıl diye soruyorlardı?!?!? Herhalde o sorudan sonra mavi ekrana bağlanmışımdır. Fırın çalışıyor mu? Ocak çalışıyor mu ? Kurutucu çalışıyor mu? diye aile üyelerinin her biri tek tek aynı soruyu belli aralıklarla sorunca çalıştırmamı ister misiniz? dedim artık. İstemediler. Sonra tam giderlerken kız salonu baştan başa adımlamaya başladı onun boyuna göre 6,5 adımlık bir salonumuz varmış ben de onu öğrenmiş oldum.

En sevmediğim şey ayakkabılarla evin içinde dolaşılması. Girişte zaten çıkarttım ama tam evden çıkacağız otoparkı,bahçeyi, havuzu ve spor salonunu da göstermemi istedikleri için ayakkabılarını giymelerini beklerken hanım kızımız ayakkabılarıyla girdi içeriye tekrar. Yetti artık diye çığlık atmak isterken, dişlerimi sıktım ve istedikleri alanları da gösterip evime geri döndüm. Galiba, Almanya'dan oğlum gelecek evden çıkın olayını yaşayacağız ilerleyen aylarda. :)

Çok sinir oldum,  gizlice iş çevirmelerine. Zaten 3 hafta önce sözleşmemizi yeniledik onu da ilk önce 1 senelik uzattık klasik şekilde. Sonra emlakçımız bizi arayıp ve ev sahibimizin 6 aylık sözleşme yapmak istediğini ama devam etmek istersek aylık uzatacaklarını kendisinin bize yanlış sözleşmeyi imzalattığı için özür dilediğini söylemişti. Bugün yapılan ölçüm biçim olaylarından sonra da neden bu şekilde bir sözleşme değişikliği yapıldığı ortaya çıktı zaten.

Önce panik oldum tekrar ev aramak zorunda kalacağımız için sonra düşündüm ne işim var benim burada? Ne yapıyorum ben burada? Varlık içinde yokluk çekerek mutluluk mu arıyorum dedim. Hala cevap bulamadım.

Huzurunuz bol, düşünceleriniz net olsun.





Unknown

Korkma, hayallerini takip et!

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder